25 Kasım 2015 Çarşamba
Burun estetiği yaptırmak
Bu yazı burun estetiği yaptırmak isteyenler yada düşünenler için bir yazı olacak. Okumanızı ve aşamalarını tek tek anlatmaya çalışacağım.
Burun estetiği aslında o kadar korkulacak bir şey değil ilk olarak onunla başlıyorum.
Burun yüzde en çok dikkat çeken ve insanın mimiklerini dahi etkileyen bir organ. Doğuştan yada sonradan olmak üzere burunda ki bozukluk, kötü görüntü hayatınızı kabusa çevirebilir. Fotoğraf çekilirken tek tip fotoğraflara mahkum olabilirsiniz.
Burun estetiği yaptırmaya karar verme aşamanız sizin için çok önemlidir.
*Burun estetiği haram mı?
İlk önce mahalle, aile, akraba baskısı gibi böyle bir konu gündeme gelecek. "Allah'ın verdiğini beğenmiyor musun?" Ben bunu diyenlere "dişlerini neden yaptırdın? Haram değil mi? Allah istese düz çıkarırdı? Tel haram değil mi?" gibi sorular soruyorum.
Eğer duygusal bir şekilde seni içine kapatıyor, toplumdan itilmene sebep oluyorsa fetva veremem, estetik caiz mi değil mi bilemem ama Allah dünyada beni mutlu kılmak için yaratmışsa beni ve bu kusur doğuştan yada sonradan fark etmez yaptırılmalı diye düşünüyorum.
Zaten burun estetiği yaptırdıktan sonra dışarı çıkınca "burnumdan et aldırdım ehehehe et alınca yamuldu azcık toparlattım" dersiniz olur biter. Önemli olan sizin kalbinizden neden bunu yaptırdığınız diye düşünüyorum.
*Burun estetiği yaptırmak pahalı mı?
Genel olarak estetik yaptırmak pahalı bilemiyorum ama burun estetiği o kadar pahalı bir operasyon değil. Sonuç olarak her yerde ve devamlı olduğu için ve plastik cerrahi artık geliştiği için pek bir pahalılığı kalmadı. Yakında burun estetiği yada plastik cerrahinin diğer kolları da SSK kapsamına alınırsa şaşmayın. Fiyat aralığını bilmiyorum ama burun estetiğini tahminen 1500 TL gibi bir rakama yaptırabilirsiniz. Daha ucuzu var mıdır bilmiyorum ama plastik cerrahi ve burun estetiği konusunda uzman bir hastane ve doktorun fiyatı budur.
Yani sandığınız gibi burnunuzu yaptırmak o kadar pahalı değil. Genelde size "burun estetiği kaç para haberin var mı?" diye yıldırma çalışmaları olacaktır. Araştırın.
*Burun estetiği ağrılı mı?
Burun estetiği biraz ağrılı oluyor. Operasyondan önce size verilen antibiyotikler, vitaminler ve ağrı kesiciler var. Ağrı kesici sizi 6 saat kadar rahat tutmakta ondan sonra 2 gün ağrısını çekeceksiniz. Yüzde şişme, morarma olmakta ama burundan burna değişir bu. Ameliyatın ve buruna yapılan operasyonun büyüklüğüne göre. Burun estetiğinde size verilen ilaçlar yüzünden bir yıl boyunca grip olma ihtimaliniz sıfır kadar. Çünkü burnunuzu sile sile deforme etmemek için doktorlar sizi hastalıktan korumaktadırlar.
* Burun estetiği sonrasında kaç gün beklemeliyim.
Burun estetiği olduktan sonra bir süre yüzünüz şiş, mor ve ağrı çekeceksiniz. Ağrı 2 gün sürebilir ama şiş 3 gün, morluk 1 hafta kadar devam eder. Zaten belli süre dışarı çıkmamanız gerekmektedir. 10-13 kadar güneş ve dışarıdan alacağınız enfeksiyonlara dikkat etmelisiniz. Güneş ışınları zarar verebilir.
*Burun estetiğinden memnun olur muyuz?
Burun estetiği bir pişmanlık değildir. Aman şuram olmadı düzeltim, aman şöyle değil gibisinden değil. Eskiden fotoğrafla istediğiniz şekilde gösterilen burun estetikleri artık fotoğrafınız çekilip sizin istediğiniz gibi bilgisayarlarda en üstün teknolojiyle alabilecek en uygun şekli yüzünüzün şekline göre belirlenmekte sizde bir ömür mutlu mesut yaşamaktasınız.
Burun estetiği yaptırmak isteyenler korkmasın. :)
Etiketler:
burun estetiği,
burun estetiği ağrılı mı,
burun estetiği fiyatları,
burun estetiği günah mı,
burun estetiği haram mı,
estetik sonrası morluk,
estetik sonrası şişlik,
plastik cerrahi
25 Ekim 2015 Pazar
Popüler akım
Ev hanımlarının vazgeçilmezidir yemek tarifleri, her evde dolapta, kitaplıkta, kütüphanede yemek tariflerine ait bir yemek kitabı bulabilirsiniz.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık bu yemek kitapları tarihte ki yerini aldı ve yemek tarifleri artık interaktif ortama taşındı. Yemek tarifleri tıpkı anne eli değmiş gibi size yemek tariflerini görsel hatta video ile birlikte sunuyor.
Yemek tarifi, yemeğin pişirma aşaması ve yemeğin son hali olmak üzere yemek tarifi siteleri artık çok revaçta. bir örnek verelim
ANNE TARİFİ
Bu yemek sitesi annelerimizin yemek tariflerini evimize getiriyor. Hem basit hem kolay anlatımıyla site zaten revaçta. Bir çok yemek tarifleri içeriğine sahip blog ve web sitesi var. Birini seçip onda ilerlemeyi ve devamlı takip etmeyi deneyin. Anne Tarifleri sitesini öneriyorum.
28 Eylül 2015 Pazartesi
Evde sağlıklı ve katkısız dondurma hazırlama
Her zaman olduğu gibi yine sağlıklı ve tamamen doğal ürünlerden yana size bir yazı paylaşmak istiyorum.
Çocukların ve biz yetişkinlerin yaz kış isteyeceği bir atıştırmalık. Dondurma...
Peki aldığımız dondurmalar sağlıklı mı? Sadece ambalajına inanıp daha kaç ürünü sağlıklı sağlıksız kategorisine sokup ona göre tüketiyoruz?
Hep çocuklarınız hemde sizler için geçen gün bir blogta muhteşem bir tarif gördüm. Ev yapımı dondurma...
Ev yapımı dondurma nasıl oluyor? Ona da sonuçta katkı içeren madde koymuyor muyuz? Dondurma tozu ne... Gibi sorular aklınıza gelmedi değil. Hayır hayır bu ev yapımı dondurma kesinlikle sıfır dış etken maddeye sahip.
Meyve, yoğurt, şeker, isteğe göre tatlandırmak için krem şanti.
Nasıl mı?
annetarifi.blogspot.com.tr bu blog adresinde her türlü zevkinize ve damak tadınıza göre yemek tarifleri mevzut ama benim gözüme takılan tamamen bir dondurma hastası olduğum için bu tarife yoğunlaştım.
Ev yapımı dondurma tarifi için TIKLAYIN
Bu siteyi ve bu ev yapımı dondurmayı denemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Afiyet olsun.
27 Eylül 2015 Pazar
Yemek yapma sitesi
Yemek yapma ve mutfakta zaman geçirmeyi seviyor musunuz? O zaman mutfak kültürünüzü geliştirmeye ne dersiniz?
Her zaman dediğim gibi yemek yapmak başlı başlına bir icraat yapmaktır. Çünkü yemek yapmak zor, yemeğin tadını oturtmak zor ve yemeği beğendirmek de zor.
Sağlıklı ve doğal ürünlerle hazırladığınız yemekler tabi ki aileniz yerken mutluluk duyacağınız bir hal alır. Sonuç olarak sizin yaptığınız yemekle besleniyor aileniz.
Yemek yapmayı bilmiyorsunuz ama öğrenmeyi de istiyorsunuz. Yemeklerinizde genelde doğal baharatları kullanın ve daha doğal ve sağlıklı ürünler kullanmaya gayret edin.
Yemek yapmak tam anlamıyla zor diyemeyiz. Her yerde yemek tarifleri siteleri göze çarpmakta doğal ve zararsız, katkısız ürün kullanılan tarifleri denemenizi öneririm.
Anne Tarifleri Sitesi konserve, kompostu,turşu ve yemek konusunda benden tam not alsa da tatlı konusunda bir kaç puan kırdım. Tatlandırıcı ve gıda boyası kullanmakta. Mesela Armut tatlısı...
Haklısınız. Çok güzel duruyor. Zararlı olan her şey güzeldir sonuçta. Yemek yapmayı bilmiyorsunuz ama yemek yapmayı öğrenmek için can atıyorsanuz bu site tam size göre hiç olmadı söyle üstünden bir kontrol edin. En kötü yemek yapmak istemeseniz dahi iştahınız zirve yapacaktır.
Yine de yemek için ve yemek tarifleri için burayı TIKLAYIN
Etiketler:
güzel yemek tarifleri,
harika yemekler,
tatlı tarifleri,
yemek öğrenmek,
yemek sitesi,
yemek tarifleri,
yemek yapmak,
yemek yapmayı bilmeyenler,
yemek yapmayı öğrenmek
11 Eylül 2015 Cuma
Saç kepeği
Saç kepeği neden oluşur nedir? Cilt hastalığı mı yoksa genetik mi?
Kepek insanların hayatının tamamını etkileyen büyük bir sorundur. Saç derisinin sağlıklı olmayışından kaynaklanan bu sorunu aşmak için ilk öncelikle doktortan randevu almanızı tavsiye derim ama yok ya doktor falan uğraşamam ben her gün yıkıyorum akşama kadar anca kendini gösteriyor diyorsanız sıkılmak yorulmak bilmiyorsanız o ayrı...
Kepek bir mantar hastalığıdır. Saç dökülmesi genetik, kalıtsal olabilir ama kepek öyle değil. Daha çok derinin hassaslığından ötürü oluşan mantarlardan dolayı oluşan bir deri hastalığıdır. Bu yüzden de bir cildiyeye gitmenizi öneriyorum.
Kepek neden oluşur?
Piyasada bulunan bir çok saç ürünü kimyasal içerdiği için cildinizi alaerjik reaksiyona ve buna sebep kepek oluşumuna sebebiyet verebilir. Daha çok ve daha fazla doğal ürün kullanmalısınız. Bunu da doğal evlerde ya da doğal organik ürün satan mağazalar, internetten sitelerinden alabilirsiniz. Akdeniz bölgesinin zeytin yağlı sabunlarını öneririm.
Saçlarınızın ıslak olarak bırakılıp öyle toplanması ya da öyle yatılması kepek oluşumuna davetiye çıkarır. Islak ve nemli saç, saç derisinde bakteri üretmek için uygun zemin hazırlayacaktır. Islak saçla durmamalısınız fön ile yada havluyla saçlarını güzelce kurutun.
Kepek oluşumu için kullanılacak ilaçlar
Saç kepeğine karşı bir kaç tane kullanılacak kimyasal ilaç mevcut bunlar mantarlara ve kepek oluşumuna karşı size yardımcı olacaktır. Doğal ürünler tabi ki asıl önerilen ama şampuan losyon krem ve hap önerim olacak.
Losyonu saçı yıkamadan önce saç diplerine uygulayın sonra şampuanla yıkayıp hapı günde bir kez. Kremi de yüzde ki kuruluk kulak arkası gibi bölgelerinize uygulayın.
Nizoral krem, momecon losyon, cetryn hap, kanazol şampuan
Kepek insanların hayatının tamamını etkileyen büyük bir sorundur. Saç derisinin sağlıklı olmayışından kaynaklanan bu sorunu aşmak için ilk öncelikle doktortan randevu almanızı tavsiye derim ama yok ya doktor falan uğraşamam ben her gün yıkıyorum akşama kadar anca kendini gösteriyor diyorsanız sıkılmak yorulmak bilmiyorsanız o ayrı...
Kepek bir mantar hastalığıdır. Saç dökülmesi genetik, kalıtsal olabilir ama kepek öyle değil. Daha çok derinin hassaslığından ötürü oluşan mantarlardan dolayı oluşan bir deri hastalığıdır. Bu yüzden de bir cildiyeye gitmenizi öneriyorum.
Kepek neden oluşur?
Piyasada bulunan bir çok saç ürünü kimyasal içerdiği için cildinizi alaerjik reaksiyona ve buna sebep kepek oluşumuna sebebiyet verebilir. Daha çok ve daha fazla doğal ürün kullanmalısınız. Bunu da doğal evlerde ya da doğal organik ürün satan mağazalar, internetten sitelerinden alabilirsiniz. Akdeniz bölgesinin zeytin yağlı sabunlarını öneririm.
Saçlarınızın ıslak olarak bırakılıp öyle toplanması ya da öyle yatılması kepek oluşumuna davetiye çıkarır. Islak ve nemli saç, saç derisinde bakteri üretmek için uygun zemin hazırlayacaktır. Islak saçla durmamalısınız fön ile yada havluyla saçlarını güzelce kurutun.
Kepek oluşumu için kullanılacak ilaçlar
Saç kepeğine karşı bir kaç tane kullanılacak kimyasal ilaç mevcut bunlar mantarlara ve kepek oluşumuna karşı size yardımcı olacaktır. Doğal ürünler tabi ki asıl önerilen ama şampuan losyon krem ve hap önerim olacak.
Losyonu saçı yıkamadan önce saç diplerine uygulayın sonra şampuanla yıkayıp hapı günde bir kez. Kremi de yüzde ki kuruluk kulak arkası gibi bölgelerinize uygulayın.
Nizoral krem, momecon losyon, cetryn hap, kanazol şampuan
30 Ağustos 2015 Pazar
Hamilelik dönemi
Hamilelikte beslenme hayati önem taşımakta, hem bebek için hem anne için.
- Öncelikle hamilelik sırasında yada daha bebek yapmaya karar verdiğinizde sigara ve alkolden tamamen uzak durun.
- Gece dinlenmesi, yorgunluk ve stres sizi ve bebeğinizi bu dönemde fazlaca etkileyecektir. Düzenli ve stresten uzak bir hayat yaşayın.
- Katkılı ürünler yerine, doğal ve organik beslenmeye önem verin. Çünkü sizin yediğiniz bebeğinizin yediği unutmayın.
- Günde 5-8 arası ceviz tüketin.
- Folik asit fazlaca ihtiyaç duyacağınız bir dönemdesiniz. Balık sofranızdan eksik olmasın.
- Kırmızı et yiyin ama hayvansal yağlardan uzak durmalısınız. Hafif ve bitkisel özellikle saf zeytinyağı ile yemeklerinizi yapın.
- Haşlanmış ve ızgara ürünler tercih edin. Dondurulmuş gıdalardan uzak durun.
- Çikolata hem sizin hemde bebeğiniz için önemli gün içinde bir tane almanız önerilir.
- Hamilelikte beslenme çok önemlidir bu yüzden doktorunuzla görüşün ve bir diyet listesi hazırlayın.
- Gebelikte fazla kilo alımı bilinenin aksine yararlı değil zararlıdır. Uzman görüşüne başvurun.
- Doktorunuz ya da doğum uzmanınızın önerdiği egzersizlerle rahat bir hamilelik yaşayabilirsiniz.
- Hamileliğin vücudunuza verdiği deformasyonları yaşamamak için özellikle göbek çevresi çatlamaları engellemek için karnınızı her gün nemlendirici bitkisel bir ürün yada badem yağı ile masaj yapın. Bu hem size iyi gelecek hemde bebeğinizin ruhsal açıdan rahatlatacaktır.
- Bebeğinizle devamlı konuşun. Bebeğinizin hareketlerini etkileyip kendisini rahat etmesini sağlayacaktır ve tabi ki sizinde. Unutmayın siz sinirli ve stresliyseniz bebeğiniz hareketleriyle bunu size hissettirir. Çünkü o sizin bir parçanız.
Saç dökülmesi ve kepek
Saçlarınız dökülüyor mu? Kepek yüzünden özgüveniniz mi yok? Bunlara doğal ve bitkisel çözüm bulmak çok kolay.
Saçlarınız dökülüyorsa geçen yazımda saç dökülmesine karşı etkili çözümler başlığı altında bu konuyu ele aldım ancak orada kullandığınız ürünler işe yaramadıysa uygun ve gerçekten profesyonel bir yardım almanızı öneririm. Saçlarınız dökülüyor diye eczaneye gidip bir ürün alamazsınız. Önce bir uzmana görüşmelisiniz. Çünkü her saçın bir Ph dengesi var ve kullandığımız sabunlar, şampuanlarda aksi bir yöndeyse o zaman saçlarınız daha çok dökülmeye başlar. Hemen bir saç uzmanına ya da cildiyeye gidiniz.
Kepeğe karşı bitkisel çözümlerin başında elma sirkesi ve ısırgan suyuyla saçları yıkamak geliyor. Eğer kullandığınız şampuanda etkili olmadıysa akdeniz yöresinin ünlü "har sabununu" kullanmalısınız. %100 doğal olan ürün size çok yardımcı olacak. Eğer yine etkisini görmemişseniz eczaneden alacağınız "ketoral" isimli şampuan sizin için ideal olacaktır. Her tip saça uygun olan bu ürünü kullandığınızda kepek kalmayacak ama yine de kimyasal bir ürün olduğu için öncelikle doğal yoldan gitmenizi tavsiye ederim.
26 Ağustos 2015 Çarşamba
Obezite
Günümüzün korkulu rüyası obezite
Dünya obezite ile savaşırken yanlış yapılan diyetler ile şişmanlık kaçınılmaz oluyor. Zayıflama diyetlerinde fazla kiloları verdikten sonra tekrar kilo almamak esas olmalı. yemeyi azaltarak kilo veremeyiz.
Tam tersine az yendiği zaman metabolizma da hızını düşürür ve az çalışır, yavaşlamaya başlar. Diyet yaparken doğal beslenmeye dikkat etmeli, haplarla, bir takım kimyasal bileşiklerle hazırlanan terkiplere rağbet edilmemelidir.
Diyet şu amaç ile yapılmalıdır. Sağlığı tekrar kazanma. Vücudu toksinlerden arındırma. Vücuda enerji ve aktivite kazandırma..
Etiketler:
Günümüzün korkulu rüyası obezite,
kilo vermek için ne yapmalıyım,
obez miyim,
obezite nasıl anlaşılır,
obezite nedir,
obezler nasıl diyet yapar,
sağlıklı diyet nasıl yapılır
25 Ağustos 2015 Salı
Taş devri diyeti
Bilinçli diyet ve zayıflama
İstanbul Üniversitesi Cerrah Paşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üesi Prof. Dr. Ahmet Aydın "Vücudumuz, doğal olmayan yiyeceklerle başa çıkacak yeteneğe sahip değildir." diyor.
Genler arasındaki bu uyumsuzluk şişmanlık, diyabet, kroner kalp, hipertansiyon, felç, astım, romatizma, kanser, osteoporoz gibi birçok hastalığa neden oluyor. Bunlardan korunmak için taş devrindeki gibi besinlerle beslenmei önermiştir.
Nasıl beslenmelidir.
Tuz, şeker ve undan kaçınılmalı. Çiğ yiyecekler diyetin yüzda 60'ını oluşturmalı. Kırmızı et tüketilmeli, salam, sosis gibi katkılı şeyler yenmemeli. Beyaz et tüketilmeli,ağır metal zehirlenmelerine karşılık küçük balıklar daha çok tercih edilmelidir.
Çiftlik balıkları yenmemeli. Sakatat yenmeli ama kesilen hayvanın sağlıklı olması önemlidir. Et, hayvani yağ, balık, tavuk, zeytin yağı, fındık yağı, yumurta, az şekerli meyveler, sebzeler, kabul kuru yemişler, süt ürünlerinden korkmadan yiyebilirsiniz.
Tahıllar, unlu gıdalar, patates, şeker, tatlıları tüketmeyin. Baklagiller, çok şekerli meyveleri ölçülü tüketin. Sebzeler, yeşil yapraklılar, doğal yetişen ebegümeci, ısırgan, semizotu bol tüketilmeli. Kayısı, üzüm, muz, fazla şeker içerdikleri için ölçülü tüketilmelidir.
Üzüm çekirdeği ve kabuğu, çilek, yaban mersini, kızılcık gibi antioksidan meyveler bol tüketilmeli.
Sütten çok sütten mayalanmış ürünler tecih edilmeli. Nohut, fasulye, mercimek, börülce, baklagiller haftada en fazla iki gün tüketilmelidir.
Bununla birlikte en az günde yarım saat yürünmelidir.
Etiketler:
bilinçli diyet,
dengeli beslenme,
dengeli zayıflama,
forma girmek için ne yemeliyim,
kilo kontrolü,
sağlıklı zayıflama,
taş devri diyeti,
zayıflamak için ne yemeliyim
Sağlıklı Beslenme
Sağlık, her şeyden önce sağlıklı beslenme ile başlar. Sağlıklı beslenme daha çocukluk yaşlarında başlayıp doğal besinlerin tüketilmesi ve dengeli beslenme ile gerçekleşir. Mutfak kültürümüzde kullandığımız malzemelere bakacak olursak atalarımızın doğal malzemelerle doğal beslenme şeklini uyguladığını görürüz. Baharatlar ile lezzet kazandırılan yemeklerimiz, doğal yağlarımız, şifalı otlarımız ile hem görsel hem lezzet hem de çeşit açısından dünyadaki sayılı mutfaklar arasında sayılır mutfağımız.
Yemeklerimizi oluşturan malzemelere baktığımızda en doğru besinlerin seçildiğini görürüz. Seçilen bütün malzemeler bağışıklık sistemini kuvvetlendiric, antioksidan ve lezzet açısından oldukça değerli besinlerdir. Zamanla mutfaklarımızda kullandığımız malzemelerin yerini alan yapay gıdalar, katkılı ürünler, ayaküstü yediğimiz öğünler, ketçaplar, mayonezler sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yapıp bağışıklık sistemimizi bozmuş, hastalıkları çoğaltmıştır.
Bir zamanlar evde doğal mayalarla (nohut, patates mayası) pişirdiğimiz kepekli ekmeklerimiz, bazlamalarımız yerini kepeğin ayıklanmış beyaz francala ekmeklere bırakmakla neler kaybetmişiz bize sağlık açısından bir çok şey kaybettirdi.
Bir zamanlar Türk mutfağı dendiği zaman bin bir çeşit baharatlar, şifalı otlar ile mevsiminde yenen sebzeler, doğal besinler gelirdi akla. Zamanla pratiklik adı altında katkı maddeleri ile desteklenmiş hazır ürünler, mevsimi dışında dondurularak saklanan gıdalar, suni tatlandırıcılar ve diyet adı altında satılan dayanıklı raf ürünleri itibar görmeye başlamış ama bunun yanında da sağlıktan çok şey alıp götürmüştür.
Çağımızın korkulu rüyası kanser hastalığının tamamen yanlış beslenme ile bağlantılı olduğu bilinen bir gerçektir.
Yanlış beslendiğimizi nereden anlarız?
Sabahları yatağımızdan çok yorgun uyanıyorsak,
Çok sık hsatalanıp, çok sık nezle ve gribe yakalanıyorsak,
Unutkanlık, algılama zorluğu ve dikkat dağınıklığı gibi belirtiler varsa,
Aktivitemizi kaybetmiş, hayata karşı isteksiz davranıyorsak bilmeliyiz ki hatalı besleniyoruz.
Sağlıklı beslenme için 3 temel unsuru gözönünde bulundurmamız gerekir.
- Doğal ve katkısız ev ürünleri tüketmemiz gerekir.
- Temel besinlerin hepsinden tüketmemiz gerekir. her türlü gıdalardan faydalanılmalı.
- Dengeli bir şekilde ve belirli oranlarda tüketilmelidir.
23 Ağustos 2015 Pazar
Beyin faaliyetlerini aktif tutmak için
Beynimiz aldığımız enerjinin %20'sini harcar.Vücudumuzun sağlıklı
kalabilmesi için evde hazırlanan doğal ve katkısız besinler tercih
edilmeli,sebze,meyve ve baharatlar soframızdan eksik edilmemelidir.
Havuç:Belleği kuvvetlendirir.Beyin metabolizmasını canlandırır.Ezber çalışırken,yağ içinde havuç yenmesi tavsiye edilir.
Kırmızı biber:Özellikle acı ve çiğ yenmelidir.Vücutta mutluluk hormonu olan edorphin'in salgılanmasını tetikler.solunum yollarını açar.
Çilek:Önemli bir stres gidericidir.Çileklerdeki potasyum ve antioksidanların tansiyonu düzenlediği görülmüştür.Çeşitli hormon faaliyetlerinde de etkisi vardır.Sigaranın olumsuz etkilerini azaltır.
Muz:Mutluluk hormonu salgılanmasına yardımcı olur.İçindeki potasyum tansiyonu dengeler.Kalbe ve kas sistemine yararlıdır.Bağırsak hareketlerine yardım eder.
Soğan:Kanı sulandırır,yorgunluk gidericidir.Beynin daha fazla oksijen almasını sağlar.Etkili bir antioksidandır.
Domates:İçindeki likopen ve selenyum kanseri önlemede çok etkilidr.Pişmiş domates çiğ domatese nazaran daha faydalıdır.
Brokoli ve Brüksel lahanası:Kanseri önleyici kimyasallar vardır.Haftada iki defa bu sebzelerden yiyenlerde kanser riskinin %50 azaldığı saptanmıştır.
Kayısı:Kan yapıcıdır,cilt ve saçlar için gereklidir.Karaciğer dostudur.Kanseri önleyici karotenoid kaynağıdır.
Üzüm:Böbreklerin çalışmasını uyarır.Kalp atışlarını düzenler,karaciğeri temizler.Siyah üzümün kabukları ve çekirdeği hücre yenileyicidir.
Kavun:Uykusuzluğa iyi gelir.Bağırsakları çalıştırır.Cilt kanserine karşı koruyucudur.
Karpuz:Kabukları çinko ihtiva eder.Böbrekleri temizler.
Kiraz:Kolesterolü düşürür,sapları idrarı söktürür.Fazlası aspirin etkisi yapar.
İncir:Bağırsakları çalıştırır,enerji verir.
Elma:Kalp dostudur.Böbrekleri temizler,bağırsakların faaliyetlerini düzenler,sindirim rahatsızlıklarına bire birdir.
Havuç:Belleği kuvvetlendirir.Beyin metabolizmasını canlandırır.Ezber çalışırken,yağ içinde havuç yenmesi tavsiye edilir.
Kırmızı biber:Özellikle acı ve çiğ yenmelidir.Vücutta mutluluk hormonu olan edorphin'in salgılanmasını tetikler.solunum yollarını açar.
Çilek:Önemli bir stres gidericidir.Çileklerdeki potasyum ve antioksidanların tansiyonu düzenlediği görülmüştür.Çeşitli hormon faaliyetlerinde de etkisi vardır.Sigaranın olumsuz etkilerini azaltır.
Muz:Mutluluk hormonu salgılanmasına yardımcı olur.İçindeki potasyum tansiyonu dengeler.Kalbe ve kas sistemine yararlıdır.Bağırsak hareketlerine yardım eder.
Soğan:Kanı sulandırır,yorgunluk gidericidir.Beynin daha fazla oksijen almasını sağlar.Etkili bir antioksidandır.
Domates:İçindeki likopen ve selenyum kanseri önlemede çok etkilidr.Pişmiş domates çiğ domatese nazaran daha faydalıdır.
Brokoli ve Brüksel lahanası:Kanseri önleyici kimyasallar vardır.Haftada iki defa bu sebzelerden yiyenlerde kanser riskinin %50 azaldığı saptanmıştır.
Kayısı:Kan yapıcıdır,cilt ve saçlar için gereklidir.Karaciğer dostudur.Kanseri önleyici karotenoid kaynağıdır.
Üzüm:Böbreklerin çalışmasını uyarır.Kalp atışlarını düzenler,karaciğeri temizler.Siyah üzümün kabukları ve çekirdeği hücre yenileyicidir.
Kavun:Uykusuzluğa iyi gelir.Bağırsakları çalıştırır.Cilt kanserine karşı koruyucudur.
Karpuz:Kabukları çinko ihtiva eder.Böbrekleri temizler.
Kiraz:Kolesterolü düşürür,sapları idrarı söktürür.Fazlası aspirin etkisi yapar.
İncir:Bağırsakları çalıştırır,enerji verir.
Elma:Kalp dostudur.Böbrekleri temizler,bağırsakların faaliyetlerini düzenler,sindirim rahatsızlıklarına bire birdir.
Mineraller
Doğada bulunan bütün mineraller vücudumuzda da vardır.Sağlıklı yaşam için onlara da ihtiyacımız vardır.Mineraller vücudumuzun kendi kendine oluşturmadığı inorganik maddelerdir.Vitaminlerle birlikte çalışıp vitaminlerin en fazla ihtiyaç duyulan bölgeye ulaştırılmasına yardımcı olurlar.Vitaminler de mineraller için aynı şekilde çalışırlar.Hücre korunmaları,sağlıklı diş,kemik,cilt için önemlidirler.Mineraller aynı zamanda kan basıncı,kalp ritmi,kas fonksiyonları,vücuttaki sıvı kontrolü,üreme gibi birçok konularda önemli rol oynarlar.
Sodyum:Vücuttaki sıvılarda ve kanda bulunur.Vücuttaki su dengesinden sorumludur.Besinlerin hücre içine girmesine yardımcı olurlar.Kalp ve kasların fonksiyonlarını yerine getirmesine yardımcı olurlar.
Tuzlu olan bütün gıdalarda bulunurlar.Eksikliğinde tansiyon düşüklüğü olur.
Potasyum:Vücutta su dengesi sağlar.Sinirlerle kasların koordineli çalışması için gerekli olan sinyallerin iletilmesinde potasyum önemlidir..Kalp potasyumsuz çalışmaz.Besinlerin hücre içine alınıp atıkların dışarı atılmasını sağlar.Muz,mantar,baklagiller,kabuklu-kabuksuz yiyecekler,sebze,et,peynirde bulunur.
Günlük ihtiyaç 2 mgr.Eksikliğinde kas zayıflığı,aks erimesi,kalp ritmi bozukluğu görülür.
Kalsiyum:Kemik ve diş yapımını sağlar.Sinirlerin ve kasların organize çalışmasına yardım eder
Özellikle kalp kasları için önemlidir.Süt,süt ürünleri,kabuklu yiyecekler,yeşil yapraklı sebzeler,kabuklu deniz ürünlerinde bulunur.Günlük ihtiyaç 1 mgr.Eksikliğinde osteoporoz,kemik ve kas ağrıları,saç ve tırnaklarda zayıflıklar görülür.
Magnezyum:Enerji üretmeye katkıda bulunurlar.Kalp ve kasların fonksiyonlarına yardımcı olurlar.
Sinir sistemi iletişimini sağlarlar.Kalp krizini önlerler.Kemik ve dişleri güçlendirir.Et,tavuk,balık,soya,yeşil yapraklı sebzeler,tahıl ürünlerinde bulunur.Eksikliğinde,ishal,kalpte düzensizlik,yüksek tansiyon görülür.
Fosfor:Kemik ve dişlerin sertliğini sağlar.Bütün hayvansal ve bitkisel gıdalarda bulunur.
Demir:Oksijen taşıyan alyuvarların yapısındaki hemoglobin için hayati değeri vardır.Akciğerlerdeki oksijeni tüm hücrelere orada oluşan karbondioksidi atılmak üzere akciğere taşır.Karaciğer,kırmızı et,tavuk,tahıl ürünlerinde,baklagillerde bulunur.Eksikliğinde halsizlik,kansızlık,yorgunluk görülür.
Çinko:Sağlıklı cilt,saç için gereklidir.Eksikliğinde bağışıklıkla ilgili hormon salgılarının miktarında azalma olur.Balık,istiridye,karides,et,süt ve sür ürünlerinde bulunur.
Selenyum:Bağışıklık sistemini güçlendirir.Hücre zehirlenmelerinden korur.Virüs ve kanserle savaşan hücreleri güçlendirir.Balık,et,kuruyemiş ve baklagillerde bulunur.
Eksikliğinde damar sertliği ve kanser oluşur.Bağışıklık sistemi çöker.
Bakır:Karaciğerde depolanan önemli minerallerden biridir.Vücut dokusunun yeniden oluşması için gerekli enzimlerin hayati destekçisidir.Hemoglobine bağlı demirin korunması ve C vitamininin kullanımı için gereklidir.Beyin sinirleri ve bağ dokusu için önemlidir.
Boron:Vücudumuzdaki ve kemiklerdeki kalsiyum,magnezyum ve fosforun muhafazası için gereklidir.Boron bu üç mineralin kullanılmasını ve muhafazasını sağlayan yardımcı bir mineraldir.
İyot:Tiroit bezlerinin içinde yer alır.Tiroit ve tiroit kontrol mekanizmasında,zihinsel fonksiyonlarda,enerji ve kilo almada önemli rol oynar.
Kükürt:Sağlıklı saç,cilt ve tırnaklar için gereklidir.Beyin fonksiyonları için gereklidir.Vücuttaki oksijen dengesinin muhafazası için önemlidir.Karaciğerde safranın salgılanmasına yardımcı olur.
Tuz:Günlük ihtiyaç 6mg'dır.Aşırısı zararlıdır.Vücudun su tutarak şişmesine neden olur.Ödem sebebi ile selülit meydana gelir.Tansiyonu yükseltir,su tutması sebebi ile kalp,böbrek,karaciğer,akciğer,rahatsızlıklarına sebep olur.
Glutatyon:Mitokondrilerin serbest radikallerin saldırısından kurtulması için en önemli maddedir.Yapısı protein bileşimidir..Hücre içinde 3 amino asitten üretilir.Glisilin,glutamin ve cysteindir.Et,tavuk ve balık ürünleriyle vücudumuza girer.En zengin cystein kaynakları,soğan ve sarımsaktır.
Likopen:Domatese,karpuza,havuca,portakala,greyfurta kırmızı rengi veren maddedir.Salçada bol miktarda vardır.Kalp damar hastalıklarından korur.Kalp krizi riskini azaltır.Zararlı LDL kolesterolün serbest radikaller tarafından oksitlenip damar çeperine çöküp damarı daraltmasını önler.Domates ve domates suyunda bol bulunur.
Etiketler:
kaç tane mineral var,
Mineral,
mineral ne işe yarar,
mineral nelerde bulunur,
mineraller,
minerallerin vücuda yararı,
sağlıklı beslenme,
sağlıklı yaşam,
sağlıklı yaşamak için ne yapmalıyız
22 Ağustos 2015 Cumartesi
VİTAMİNLER
Sağlıklı beslenmemiz için çok gerek duyduğumuz yiyecek maddeleridir.Onlarda;
1-Yağda eriyenler A,D,E,K.
2-Suda eriyenler B,B1,B2,B3,B5,B6,B12,biyotin,kolin,folikasit,inositol,paraaminobenzoik asit,C vitamini.
Yağda eriyen vitaminler
A vitamininin yağlı yiyeceklerle alınması şarttır.
Embriyonun gelişmesi ve büyümesi için gerekli hücrelerin çoğalmasını sağlar.Antioksidan olduğu için kanseri önler.Ağız,yemek borusu mide mukozayı korur, cilt için önemlidir.
Günlük ihtiyaç 1mg'dir.Balık,et,karaciğer,yumurta,süt ve peynirde bulunur.
Yağda eriyen vitaminler idrarla dışarı atılmaz.Karaciğerde nötrolize edilir.Fazla miktarda alınırsa saç dökülmesi,deride kuruluk,kemik ağrısı yapabilir.
D vitamini:Ön maddesi deri altında bulunur.Güneş ışığı ile D vitaminine dönüşür Kalsiyum ve fosforun bağırsakta emilmesi ve kullanılması için gereklidir.Kemiklerin kuvvetlenmesi bu vitaminin kalsiyum taşıması ile gerçekleşir.Karaciğer,balık,yumurta ve tereyağında bulunur.Günlük ihtiyacımız 5 mg'dır.Eksikliği raşitizm,fazlalığı bulantı,kusma yapar.
E vitamini:Serbest radikallerin hücre zarındaki yağ oksitlenmesini engeller.Böylece kanser riskini azaltır.Yüksek tansiyonu,damar sertliğini,felç hastalığını önler.Bağışıklık ve savunma sistemini güçlendirir.
Sızma yağlarda,keten tohumu,fındık,bağdem,ayçiçeği,ceviz,fındık yağında bulunur.
Günlük ihtiyaç 15mg'dır.Doktor kontrolünde tedavi amaçlı 100-400 mg.alınabilir.
K vitamini:Kanın pıhtılaşmasında gereklidir.Minerallerin kemiklere yerleşmesinde önemlidir.Günlük ihtiyaç 80 mg'dır.Lahana,ıspanak,brokoli,karnıbahar,tahıl ürünleri ve bitkisel yağlarda bulunur.Eksikliğinde diş etlerinde kanamalar gözükür.
Suda eriyen vitaminler
B1 vitamini:Kan dolaşımı,beyin fonksiyonları için gereklidir.Sinir ve kaslar için gerekli olan karbonhidratların sağlanması ve metebolize edilmesi için gereklidir.Tahıl ürünleri,pirinç,yağsız et,balık,bezelye,ay çekirdeğinde bulunur.Eksikliğinde yorgunluk,iştahsızlık,halsizlik,felç görülebilir.
Fazlası idrarla atılır.
B2 vitamini:Oksijen kullanımı için gereklidir.Cilt saç ve katarakt tedavisinde faydalıdır.Karaciğer,et,süt,balık,yoğurt,tüm tahıl ürünlerinde bulunur.
Günlük ihtiyaç 1.5-2 mg'dır.Fazlası idrarla atılır.
B3 vitamini:Güzel bir cilt için gereklidir.Beyin fonksiyonlarını düzenler.Mide ve safra kesesi sıvılarının salgılanmaları için gereklidir.Et,balık,kuruyemiş,karaciğer ve tahıllarda bulunur.
Günlük ihtiyaç,15mg'dır.Eksikliğinde,uykusuzluk,baş dönmesi,baş ağrısı,deride değişiklik olur.
B5 vitamini:Saç büyütme vitaminidir.Metabolizmanın yağ,karbonhidrat ve protein parçalanmasında rol oynar.Kortizon Et,tavuk,balık,süt,süt ürünleri,tahılda bulunur.
Günlük ihtiyaç 6 mg'dır.Eksikliği pek görülmez.
B6 vitamini:Bebeğin sağlıklı gelişmesi ve proteinin metabolize edilmesi için gereklidir.Çocuklarda büyüme,kan yapımında,sinir sistemi için gelişmesinde ihtiyaç duyulur.
Tavuk,et,balık,yumurta sarısı,tahılda bulunur.
Günlük ihtiyaç 2 mg'dır.
Eksikliğinde ağız içi ve dudaklarda yaralar,deride değişmeler olur.
B12 vitamini:Kan yapımı için gereklidir.Demirin kullanımını kolaylaştırır.Sinir sistemi,ağız ve boğaz derisinin yapımında rol alır.Balık,et,yumurta,tavukta bulunur.Günlük ihtiyaç 3 mg.Eksikliğinde kansızlık,halsizlik,konsantrasyon bozukluğu görülür.
C vitamini:Hormonları aktive eder,bağ dokusunun oluşumunda yer alır.Serbest radikalleri nötrolize eder.Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.Demirin vücutta daha iyi emilimini kuşburnunda,maydanoz,taze biber,brokoli,portakal,limon,greyfurt,kivi de bulunur.
Günlük ihtiyaç 100 mg'dır.Yaşlanmaya sebep olan serbest radikalleri nötralize eder.Sabah 1 bardak portakal suyu,salata yemekle doğal yoldan temin edilebilir.
Sağlıklı Yaşamanın Sırları
Sağlıklı yaşamak istiyorsak şu kurallara dikkat edilmesi gerekir.
- Sosyal yaşantının devam ettirilmesi.
- Stresten uzak yaşamak.
- İnanç etkeni (inançlı insanların mutluluk hormonunu daha fazla çalıştığı ve inançsız insanlara göre daha az hastalandıkları kanıtlanmıştır).
- Pozitif düşünce sahibi olmak,her olayda bir güzellik yakalamak.
- Dengeli ve sağlıklı beslenmek.
- İnsanlara iyilik yapmak.Bu kişiyi mutlu kılar.
- Düzenli uyku,düzenli yemek.
- Alkol ve sigaradan uzak kalmak.
- İdeal kiloyu muhafaza etmek.
- Hormon kullanmamak.
- Çok gerekmedikçe ilaca sarılmamak.
- Aşırı şekerden,aşırı yağdan uzak durmak.
- Baharatlarla karışık çaylar içmek.
- Sofralarda antioksidan yiyeceklere çok yer vermek.
- Son yemeği yatmadan 3 saat önce yemek.
21 Ağustos 2015 Cuma
Doğanın Mucizesi Kudret Narı
Hindistan köken bu bitki, alternatif tıp bir piramitse neredeyse en üstlerde gelmektedir. Kudret narı mide ve sindirim yolu dostudur. Midenin binbir türlü derdine deva olmaktadır, en büyük dostudur.
Meyve olarak bulup yemek tahmin ediyorum zordur o yüzden doğa evlerinde, aktarlarda kudret narı ballı ve zeytinyağlı olarak satılmaktadır.
Mideniz mi yanıyor? Ağrı mı var? Gaz probleminiz ya da bağırsaklarınızda çalışma problemi mi var kudret narı en etkili yol...
Her sabah uyandığınızda kahvaltıdan önce şahsi tavsiyem damak tadı için 1 çay kaşığı ballı kudret narı, akşam yemekten iki saat sonrada zeytin yağlı kudret narı yediğinizde mideniz için çok yararlı bir dost kazanacağınıza eminim...
Hemen sizin yerinizde olsam bir aktara giderdim iki kavanoz kudret narı alırdım... Mideniz için, sizin için, sağlığınız ve geleceğiniz için...
16 Ağustos 2015 Pazar
Kızartma yerine ızgara
Hayatımızın hemen her yerini kaplayan "yağlardan" bir nebze kurtulmak için etlerinizi, tavuk ve balıkları yağda kızartma yerine ızgara hiç olmadı fırında pişirmeyi deneyin. Zaten vücudumuza fazladan devamlı aldığımız yağlara ek o iğrenç ve tiksindirici yağları almak zorunda kalmayalım...
Patates ve türevleri gibi sebzeleride donmuş değil taze olarak alın. Sonuç olarak yağ her zaman vücudumuza zararlıdır. Birde dondurulmuş sağlıksız gıdaları tercih etmeyiniz.
Sağlığınız için dengeli beslenme ve sporunuzu ihmal etmeyin. Vücudunuz en kıymetli hazinesiniz.
Etiketler:
balık,
doymamış yağ,
doymuş yağ,
et,
etleri nasıl pişirmeliyiz,
ızgara,
kızartma,
kızartma yerine ızgara,
kızartmanın vücuda zararları,
kızartmanın zararları neler,
sağlık,
tavuk,
yağ
15 Ağustos 2015 Cumartesi
Hiçbir şey yapmadan zayıflama
Tabi ki böyle bir şey mümkün değil. Spor yapıp, dengeli ve sağlıklı beslenip, bir uzmanla görüşüp sağlıklı şekilde diyet yapmalısınız. Kitaptan ordan burdan okuyarak değil lakin basit bir kaç yöntemle ve az yiyerek kilolarınızdan kurtulmayı deneyebilirsiniz.
Sabah uyandığınızdan bir bardak içine elma sirkesi ve az ılık suyla birlikte içerseniz ya da aynı şeyi limonla da deneyebilirsiniz. Sabah koşusuna cıkarsanız elma sirkesi ve limonun yağ yakma etkisi vardır. Yağlarınızın yakıldığını fark edersiniz. Bol bo su içip ve sebze meyve yiyip yediklerinize dikkat ederseniz. Kilolarınızdan kurtulduğunuzu hissedebilirsiniz.
Yine de bir uzmana başvurmalısınız.
14 Ağustos 2015 Cuma
En büyük bela sivilceler.
Hepimizin her yaşta özellikle ergenlikte büyük sorunu haline gelen sivilceler... Sivilcelerle nasıl baş edeceğiz? Piyasada ki katkılı sabunlar ve kremler tamamen tene "eroin"etkisi yaratmakta, sivilceler kesinlikle kaybolmakta ama kullanmadığınız bir an tekrar eskisinde daha fazla ve belirgin şekilde yüzünüz sivilcelenmektedir.
Bu yüzden daha doğal ve sağlıklı ürünler kullanmalıyız. Yüzdeki sivilceler için;
1 adet limonu kesip bir kase içine suyunu sıkın, içine çok az miktarda sadece maden suyu, bir adet aspirin atıp güzelce karıştırın. Ve bir kabuk yardımıyla yüzünüzü silin, yüzünüzün arınmasını ve siyah nokta ve sivilcelerin azaldığını göreceksiniz.
Elme kabuklarını püre haline getirip yüzünüze sürerseniz daha sağlıklı ve canlı bir tene sahip olursunuz.
13 Ağustos 2015 Perşembe
Hangi sıklıkla spor yapıyoruz?
Hangi sıklıkla spor yapıyoruz? Ne için spor yapıyoruz?
Toplum olarak spora uzak yaşayan ve faydalarından bihaber yaşamaktayız. Spor yapmak hem vücudumuza, hemde ruhumuza iyi geldiği gerçeğini her otorite tekrarlamakta. Peki biz ne sıklıkla spor yapıyoruz. Bunu kendinize sorun. Sağlıklı bireyler ve toplum için spor vazgeçilmez bir aktivitedir.
Neden spor yapıyoruz? Güzel vücuda sahip olma... Bir çok insanın vereceği cevap budur. Asıl cevap "sağlıklı bir birey olmak" için olacaktı. Sağlık için spor yapan biri zaten güzel bir vücuda sahip olur. Yediğine, içtiğine, uykusuna ve yaşamına dikkat eder. Vaktiniz yok, koşu yapamıyorsunuz, spor salonuna gidemiyorsunuz, her şeyi unutun... Yürüyün. Evet evet, sadece yürüyün. Evinize en yakın durakta ineceğinize bir durak önceden inin.
Kalbinizi, vücudunuzu ve sağlığınızı düşünüyorsanız sporunuzu yapın. Unutmayın zaman çok hızlı geçiyor ve yaşlanmaktan korkuyorsanız sporunuzu ihmal etmeyin dengeli beslenin. Vücudunuz sizin yaşlanma evresine geçtiğinizi ne kadar geç anlarsa o kadar taze, genç ve güzel bir vücuda sahip olursunuz.
Spor sağlıktır...
* bu yazıyı daha ince ayrıntılarına kadar açacağım. Yeme, spor ve yaş aralıklarına göre yapılması gereken sporlar olarak.
11 Ağustos 2015 Salı
Aç değilim ama...
Açlık hissetmiyorsunuz, ama içinizde yükselen bir güç sizi sürekli yemeye sürüklüyor. Bu engellenemeyen yeme tutkunuza ilişkin bazı gerçekleri görmeye ne dersiniz?
Özellikle kadınlar genellikle beden numaraları 36-38 vicarında korumak ve sağlıklı kalmak için kendilerini koltrıl etmeye çalışırlar buna bir çeşit otokontrol diyebiliriz. İnsanın boğazına hükmetmesi kadar zor bir şey de yok.
Siz haftasonu fırına ekmek almaya giderken sabahları aerobik yapan ya da düzenli tenis oynayan, koşu yapan kadınları içten içe kıskanıyor olabilirsiniz. Haklısınızda. Ancak bir gün o kadınlardan biriyle bir barbekü partisinde karşılaşırsınız ve hayretler içinde kalırsınız. Formunu korumak için kendini adete "parçalayan" o kontrolllü kadın gitmiş yerine kendini cips, kuruyemiş ve o yağlı hamburgerlere adamış bir kadın gelmiştir. sürekli yemektedir. İçinizden derince bir "ohhh" çekersiniz ve o kıskançlığınız, hayata dair küskünlüğünüz o yedikçe bir anda yok olur.
İpin Ucu Kaçtı mı...
Ev kadınları ve çalışan kadınlar arasında, yemek konusunda çok farklılıklar var. Malum, ev kadını sürekli evde (genellikle mutfata) vakit geçirdiğinde sürekli bir şeyler atıştırabilir. Buna karşılık öğle yemeğini düşük kalorili bir mönüyle sınırlamaya çalışan iş kadınının, çekmesinde gizlediği koca bir kutu çikolatayı da unuttuğumuzu sanmayın. Hele bir de bu ciddi iş kadını sıkıntılı bir gün geçiriyorsa...
Hepimiz sağlıklı yaşamak ve form tutmak için bilinçli olarak çabalıyoruz. Ama yine de yaşadığımız türlü baskılar yüzünden ölçüyü kaçırabiliyoruz. Çünkü içimizde geliştirdiğimiz kontrol mekanizmaları, hiçbir uyarı yapmadan kendi kendilerine tatil ilan ediveriyorlar. Sonuş ne mi oluyor? Oburluk dönemine sımsıcak bir "Merhaba" diyorsunuz!
Önceden mutfak dolabından hiç bulundurmadığınız yiyecekleri artık "solu kesici" bulmaya başlıyorsunuz. Açlık olsun yada olmasın, fark etmiyor; patlamış mısır (ekstra-large utuda ve tam yağlı) dondurma (koca bir kutu) ve sıcak çikolata her durumda cazibesini korumakta.
Ölçüsüz, yani aşırı yemekle, yemekten ve sonfra sohbetinden zevk almak aynı şey değil. Yemek konusunda sınır tanımamak, ciddi bir davranış bozukluğu olarak da nitelendiriliyor. Bu davranışta buluna nbir kişiyi gözlemlediğinizde 2 türlü görüşünüz oluyor; Ya o insanın günlerdir aç kaldığını düşünüyorsunuz ya da önündeki her şeyi, sanki başkasına kaptırmamak için yiyip bitirdiğini. Aslında öyle zamanlar oluyor ki bu hataya hepimiz düşüyoruz. Bazen üzüntüden, bazen sinirden, bazense sadece sıkıntıdan... Doğru, değil mi? Pek çoğumuz, özellikle kadınlar, belli üzüntüler ve sıkıntılar yaşadığında ne bulsalar yiyorlar. Üstelik tadını almadan...
Yoldan Çıkmayın!!!
Klinik psikoloji uzmanlarına göre, 2 tiip yemek yeme biçimi var; Bilinçli ve bilinçsiz yemek. Bilinçsiz yemeği şöyle tanımlamak mümkün:
Buzdolabındaki hereyden avuc avuc almak ya da bisküvi kavanozuna elinizi sokup bütün bisküvileri bir anda çıkarmaya çalışmak. Bu tip yemekte amaç, karın doyurmakveya yararlı gıda almak değil. Yani normal olarak, aç olduğumuzda sağlıklı seçimler yapmaya ve seçimlerimizin besin değerinin olmasına dikkat ederiz. Ancak bilinçsiz yemekte bu söz konusu değil. Öyle ki yerken karşımızdakinin neler anlattığından bile bihaber oluruz. Kimileri de bilinçli beslenirken, spor yaparken ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemişken zaman zaman "yoldan çıkabilir." Örneğin, böyle yaşan bir kişi süpermarkette alışveriş yaparken her zaman zaafı olduğu yağlı peynir çeşitlerinin buldunduğu reyonu görünce kendinden geçebilir.
Dostlarla Oburluk yapmak
Hiçbir etken otokontrolümüzü arkadaşlarımız kadar kolay yıkamaz. Düğünler, aile barbeküleri, piknikler, altın günleri gib etkinlikler yasaklarımızı deler. Sonuçta bu tip arkadaş ortamlarında ikinci bir kalori deposu sandviçe tenezzül edecek kadar "yiyecek fanatiği" oluveririz. Uzmanların tespitlerine göre de, çok yeme dürtüsü samimi ortamlarda daga fazla baş göstermekte. Kısacası bir tür "arkadaş hainliği" söz konusu
Sosyal topluluklarda aşırı yemeyi perçinleyen bir faktör daha var; Bu, ortamdaki yiyeceklerin önemini veya görünümünü yükselten herhangi bir şey olabilir. Örneğin, bir "gürme" gecesinde tabii ki kendinizi bir gurme olma sevdasına kaptırabilirsiniz. ya da uluslararası mutfak örneklerinin hakim olduğu açık bir büfe varsa önünüzde... Kim tutar artık sizi! Dışarıda yenen akşam yemekleri... Uzmanlara göre, bir restoranda grup halinde yemek yendiğinde masadan bir kişi bile tatlı ısmarlasa, hemen hemen herkes onu takip ediyor. Yani arkadaş arkadaşın kanına giriyor diyebiliriz. Partiler de başka türlü sorun yaratıyor aşırı yemek konusunda bazıları katıldığı partidekonuşacak fazla kişi bulamadığında yemeğe yöneliyor, evlerindeki buzdolapları genellikle sağlıklı besinlerle dolu olduğu halde.
EVet bir tezalık var bu işte. Çünkü stres, sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk ve tabi ki yalnızlık, aşırı yemeye davetiye çıkarıyor. Buradan çıkan sonuç şu; uzun süren partilerin sonuna kadar kalmak yanlış! Çünkü bu tip organizasyonlarda tabaklar en az 2-3 kere dolup boşalıyor. Öyle ya, en az 6-7 saat sürüyor bu partiler. Ve sabaha kadar "dans, dans, dans" demek yerine, genellikle başka 3 kelime süslüyor geceyi: yemek, yemek, yemek...
Yemeden önce 15 dakika!
İşte yine beyninizde sadece o iki hece yankılanmaya başladı: "yemek, ye-mek.." Aslında gerçekten aç da değilsiniz. Hem daha 1 saat önce o koca sandviçi midenize indirmemiş miydiniz? Öyleyse şimdi 15 dakika ara verin ve kendinize "hadi, bunu yapabilirsiniz!) ve beyninizdeki yankıların geçmesini bekleyin.
Geçmeyecek gibiyse, birkaç tuzlu bisküvinin üzerine çedar peynir koyun. Bu, kesinlikle açlık duygunuzun önünü kesecektir. Böylece büfeye, yemek masasına veya buzdolabına aç kurtlar gibi bakan gözleriniz, kazandığınız zaferle parlamaya başlayacak. Zaten en güzeli herhangi bir ortama girdiğinizde, yemeğin bulunduğu uzak bir poziyona yerleşmek... Acı ve zor olsa da...
Velhasıl kelam...
Özellikle kadınlar genellikle beden numaraları 36-38 vicarında korumak ve sağlıklı kalmak için kendilerini koltrıl etmeye çalışırlar buna bir çeşit otokontrol diyebiliriz. İnsanın boğazına hükmetmesi kadar zor bir şey de yok.
Siz haftasonu fırına ekmek almaya giderken sabahları aerobik yapan ya da düzenli tenis oynayan, koşu yapan kadınları içten içe kıskanıyor olabilirsiniz. Haklısınızda. Ancak bir gün o kadınlardan biriyle bir barbekü partisinde karşılaşırsınız ve hayretler içinde kalırsınız. Formunu korumak için kendini adete "parçalayan" o kontrolllü kadın gitmiş yerine kendini cips, kuruyemiş ve o yağlı hamburgerlere adamış bir kadın gelmiştir. sürekli yemektedir. İçinizden derince bir "ohhh" çekersiniz ve o kıskançlığınız, hayata dair küskünlüğünüz o yedikçe bir anda yok olur.

İpin Ucu Kaçtı mı...
Ev kadınları ve çalışan kadınlar arasında, yemek konusunda çok farklılıklar var. Malum, ev kadını sürekli evde (genellikle mutfata) vakit geçirdiğinde sürekli bir şeyler atıştırabilir. Buna karşılık öğle yemeğini düşük kalorili bir mönüyle sınırlamaya çalışan iş kadınının, çekmesinde gizlediği koca bir kutu çikolatayı da unuttuğumuzu sanmayın. Hele bir de bu ciddi iş kadını sıkıntılı bir gün geçiriyorsa...
Hepimiz sağlıklı yaşamak ve form tutmak için bilinçli olarak çabalıyoruz. Ama yine de yaşadığımız türlü baskılar yüzünden ölçüyü kaçırabiliyoruz. Çünkü içimizde geliştirdiğimiz kontrol mekanizmaları, hiçbir uyarı yapmadan kendi kendilerine tatil ilan ediveriyorlar. Sonuş ne mi oluyor? Oburluk dönemine sımsıcak bir "Merhaba" diyorsunuz!
Önceden mutfak dolabından hiç bulundurmadığınız yiyecekleri artık "solu kesici" bulmaya başlıyorsunuz. Açlık olsun yada olmasın, fark etmiyor; patlamış mısır (ekstra-large utuda ve tam yağlı) dondurma (koca bir kutu) ve sıcak çikolata her durumda cazibesini korumakta.
Ölçüsüz, yani aşırı yemekle, yemekten ve sonfra sohbetinden zevk almak aynı şey değil. Yemek konusunda sınır tanımamak, ciddi bir davranış bozukluğu olarak da nitelendiriliyor. Bu davranışta buluna nbir kişiyi gözlemlediğinizde 2 türlü görüşünüz oluyor; Ya o insanın günlerdir aç kaldığını düşünüyorsunuz ya da önündeki her şeyi, sanki başkasına kaptırmamak için yiyip bitirdiğini. Aslında öyle zamanlar oluyor ki bu hataya hepimiz düşüyoruz. Bazen üzüntüden, bazen sinirden, bazense sadece sıkıntıdan... Doğru, değil mi? Pek çoğumuz, özellikle kadınlar, belli üzüntüler ve sıkıntılar yaşadığında ne bulsalar yiyorlar. Üstelik tadını almadan...
Yoldan Çıkmayın!!!
Klinik psikoloji uzmanlarına göre, 2 tiip yemek yeme biçimi var; Bilinçli ve bilinçsiz yemek. Bilinçsiz yemeği şöyle tanımlamak mümkün:
Buzdolabındaki hereyden avuc avuc almak ya da bisküvi kavanozuna elinizi sokup bütün bisküvileri bir anda çıkarmaya çalışmak. Bu tip yemekte amaç, karın doyurmakveya yararlı gıda almak değil. Yani normal olarak, aç olduğumuzda sağlıklı seçimler yapmaya ve seçimlerimizin besin değerinin olmasına dikkat ederiz. Ancak bilinçsiz yemekte bu söz konusu değil. Öyle ki yerken karşımızdakinin neler anlattığından bile bihaber oluruz. Kimileri de bilinçli beslenirken, spor yaparken ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemişken zaman zaman "yoldan çıkabilir." Örneğin, böyle yaşan bir kişi süpermarkette alışveriş yaparken her zaman zaafı olduğu yağlı peynir çeşitlerinin buldunduğu reyonu görünce kendinden geçebilir.
Dostlarla Oburluk yapmak
Hiçbir etken otokontrolümüzü arkadaşlarımız kadar kolay yıkamaz. Düğünler, aile barbeküleri, piknikler, altın günleri gib etkinlikler yasaklarımızı deler. Sonuçta bu tip arkadaş ortamlarında ikinci bir kalori deposu sandviçe tenezzül edecek kadar "yiyecek fanatiği" oluveririz. Uzmanların tespitlerine göre de, çok yeme dürtüsü samimi ortamlarda daga fazla baş göstermekte. Kısacası bir tür "arkadaş hainliği" söz konusu
Sosyal topluluklarda aşırı yemeyi perçinleyen bir faktör daha var; Bu, ortamdaki yiyeceklerin önemini veya görünümünü yükselten herhangi bir şey olabilir. Örneğin, bir "gürme" gecesinde tabii ki kendinizi bir gurme olma sevdasına kaptırabilirsiniz. ya da uluslararası mutfak örneklerinin hakim olduğu açık bir büfe varsa önünüzde... Kim tutar artık sizi! Dışarıda yenen akşam yemekleri... Uzmanlara göre, bir restoranda grup halinde yemek yendiğinde masadan bir kişi bile tatlı ısmarlasa, hemen hemen herkes onu takip ediyor. Yani arkadaş arkadaşın kanına giriyor diyebiliriz. Partiler de başka türlü sorun yaratıyor aşırı yemek konusunda bazıları katıldığı partidekonuşacak fazla kişi bulamadığında yemeğe yöneliyor, evlerindeki buzdolapları genellikle sağlıklı besinlerle dolu olduğu halde.
EVet bir tezalık var bu işte. Çünkü stres, sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk ve tabi ki yalnızlık, aşırı yemeye davetiye çıkarıyor. Buradan çıkan sonuç şu; uzun süren partilerin sonuna kadar kalmak yanlış! Çünkü bu tip organizasyonlarda tabaklar en az 2-3 kere dolup boşalıyor. Öyle ya, en az 6-7 saat sürüyor bu partiler. Ve sabaha kadar "dans, dans, dans" demek yerine, genellikle başka 3 kelime süslüyor geceyi: yemek, yemek, yemek...
Yemeden önce 15 dakika!
İşte yine beyninizde sadece o iki hece yankılanmaya başladı: "yemek, ye-mek.." Aslında gerçekten aç da değilsiniz. Hem daha 1 saat önce o koca sandviçi midenize indirmemiş miydiniz? Öyleyse şimdi 15 dakika ara verin ve kendinize "hadi, bunu yapabilirsiniz!) ve beyninizdeki yankıların geçmesini bekleyin.
Geçmeyecek gibiyse, birkaç tuzlu bisküvinin üzerine çedar peynir koyun. Bu, kesinlikle açlık duygunuzun önünü kesecektir. Böylece büfeye, yemek masasına veya buzdolabına aç kurtlar gibi bakan gözleriniz, kazandığınız zaferle parlamaya başlayacak. Zaten en güzeli herhangi bir ortama girdiğinizde, yemeğin bulunduğu uzak bir poziyona yerleşmek... Acı ve zor olsa da...
Velhasıl kelam...

10 Ağustos 2015 Pazartesi
Sütün mucizesi: Peynir
"Bebeği süt, insanı peynir yaşatır, güçlendirir" derler. Sadece güç kazandıran bir besin değil, damak zevkimizin de ayrılmaz bir parçası peynir.
Peynir; ekmek gibi evrensel bir besin. Sütün peynire dönüştürülerek uzun süre saklanması da binlerce yıldır uygulanan bir yöntem. Peynir sanayii ne denli gelişmiş olursa olsun, peynir yapımı tarih boyunca pek değişikliğe uğramamış. Peynir tüketme alışkanlığı ise coğrafyalararası değişiklik gösteriyor ve her ülkenin kendi kültürünü yansıtan peynir çeşitleri ortaya çıkmış. Bazı ülkelerde peynir yemeklerin vazgeçilmeziyken, kimi ülkelerde insanlar hiçnir süt ürününü tüketmiyor ama yine de peynirin tadını bilen biliyor.
Bir parça ekmek, kaliteli bir şişe şarap ve yanında birlikte penir; 8 ile 10 bin yıl önce mezopatamya'da indus vadisindeki çobanlarca bulunmuş. Sütün ekşimesiyle tesadüfen bulunan peynir sonra bilinçli bir şekilde ekşitilerek besin kaynağı olarak sofralardaki yerini almış.
Babil'de peynir "soyluların yiyeceği" olarak anılırken, kutsal kitap Tevrat'ta peynirden "peygamberler gıdası" olarak söz ediliyor. Hun imparatoru Atilla'nın ordusunun baş yiyeceğinin peynir olduğuda biliniyor. Gnümüzde ise Hollanda ve Danimarka'da peynir, her öğün vazgeçilmez bir yemek çeşidi olarak bulunuyor. İsviçre'nin ise peynir fondüleri ünlüdür. İngiltere'nin Stilton Peyniri mahzen ya da tel dolaplarda saklanır, asla buzdolabına konmaz. İngilterenin kuzeyinde tatlı tuzlu karışımı geleneği, Chester ve Cheddar peynirleri elmaslı turta ile servis edilir. Yemek sonunda ızgarada eritilen peynirler tatlı niyetine yenir. Uzakdoğu'da peynir dahil hiçbir süt ürünü tüketilmez. Peynir, insan sağlığı açısından yararlı bir besin olsa da hayvalsan yağ bakımından oldukça zengindir. Bu yüzden fazla kilolu, kolestrol ve damar rahatsızlığı olan kişilere önerilmez.

Peynir YapımıPenir kısaca "sütün pıhtılaşmasıyla elde edilen besin kaynağı" olarak tanımlanıyor. Çoğunlukla maya gibi katkı maddeleri ile pıhtılaştırılarak üretilse de, bugün dünyanın bazı yönerelerinde peynirin hala sütün kendi kendine pıhtılaşmaya bırakılma yöntemiyle yapıldığı biliniyor. İnek, keçi, koyuni manda, at, lama veya yak sütünden yüzlerce çeşit peynir üretiliyor.

Peynir ve Şarap
Peynir ne kadar hafifse şarap da o kadar hafif olmalıdır. Bunun tersi durumlarda da aynı kural geçerlidir; güçlü peynirle güçlü şarap... Örneğin; rokfor ve stilton gibi ikinci gruba dahil edilen peynirlere güçlü şaraplar eşlik eder. Bu arada bütün peynir ve şarap cinslerinin değişmeyen eşlikçüleri ise ceviz, taze üzüm ve biraz ekmek...
Taze peynirler, tatlı beyaz ekmek ve tatlı roze şaraplarla birlikte servis yapılır.
Cevizle aranızı düzeltin
Kalp dostu, demir eksiliğini giderici, kan şekerini düşürücü... Kısacası hem sağlıklı, hem lezzetli. Üstelik ölçüsünü kaçırmadığınız sürece her zaman iyi bir atıştırma alternatifi... İşte sağlık dostu cevizin öyküsü...
Kalın kabuklu meyvelerden ceviz; tatlı, yemek,salatalarda bol bol tüketiliyor. Genellikle bütün meyve ve sebzelerin yetiştiği ülkemiz, ceviz ağacı yönünden oldukça zengin. Ancak lezzetinin sonsuz olması dışında, değerli odun vermesi nedeniyle de sürekli kesildiğinden, yurduğumuzdaki kesim-dikim dengesi sürekli bozuluyor. her ilimizde yetişsede, üretimi en fazla Kastamonu ve Zonguldak'ta yapılıyor.
Ceviz Ağacının meyveleri yeşil kabuklu küre biçimindedir. Yağ bakımından zengin olan tohumları değerli bir besin maddesi olarak karşımıza çıkar. Odunu mobilyacılıkta ve tüfek kundaklarının yapımında kullanılır. tanen, uçucu yağ ve acı bir boyarmadde içeren yaprakları, iştah açıcı, kabız yapıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici olarak kullanılan bir halk ilacıdır. Ayrıca deri hastalıklarında atiseptik olarak da kullanılır.
Ceviz Zamanı
Taze cevizin toplanma zamanı genelde sonbaharın başlangıç ayıdır. Kurudğunda içindeki %20 oranındaki suyu kaybeder. Ceviziçi taze ya da kuru olarak yendiği gibi kurutulup öğütülerek çeşitli yiyeceklerde kullanılır. Bir ceviz ağacı ancak 20 yaşından sonra üretken olmaya başlar, ancak bu üretkenlikten sonra ceviz ağacını kimse engelleyemez ve 10 yaşına kadar meyve verir. Ceviz ağacı mitolojide de sık sık karşımıza çıkar. Yunanlılar cevizi Artemis'e adamıştır. Hz. Süleyman'ın ceviz ağacı yetiştirdiği dilden dile anlatılır. Gelelim bu kadar girişten sonra cevizin sofralarımızda ki ve sağlığımızdaki yerine.
Kuru cevizi genellikle yemeklerimizde, tatlılarımızda iyi bir eşlikçi olarak kullanırız. Aslında en çok da kahve rengi kabuklarını soyarak çerez olarak tüketiyoruz. Yağ oranı yüksek olduğu için genelde uzak durulmak istense de sadece bu yağ oranının yüksekliği bile cevizin başlı başına bir ilaç olmasını sağlıyor. İçinde bulunan yağ, beyin hücreleri için yararlı ve ayrıca deri altı vücut ısısının hızla kaybedilmesini engelliyor. İçeriğinde kasiyum, çinko gibi mineraller, A,B,C,PP vitaminleri bulunuyor.

Cevizden Korkmayın
Bir çok kişinin kilo aldırdığını düşündüğü ya da sivilce yaptığı gerekçesi ile uzak durmaya çalıştığı ceviz, aslında kabin bir numaralı dostları arasında. Harvard Üniversitesi'nin Halk Salığı bölümü uzmanları 10 yıl süre ile 34-59 yaşları arasında 86 bin kadın üzerinde yaptığı araştırmaya göre, haftada 5 kezden az ceviz, fındık, fıstık tüketenlerde kalp rahatsızlığı riski diğerlerine göre 3 misli daha yüksek. Bilim adamları kalp damarlarını cevizde bulunan doymamış yağların, E vitamininin, magnezum ve potasyumun koruduğunu söylüyorlar.
Ceviz üzerine yapılan bir diğer araştırmada ise, kadınlarda; adet dönemi, gebelik, bebek emzirme gibi sebeplerden dolayı oluşan demir eksiliği gereksiniminin takviye edilmesi zorunluluğu. Bununda diğer besin maddeleri ile birlikte ceviz ile yapılacağını belirtiyorlar. Ayrıca cevizin bir diğer özelliği de kadınlardaki cinsel kuvveti artırması. yani bir çeşit doğal viagra olması.
Tüm bu özellikleri dışında toparlayacak olursak ceviz, kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına tavsiye edilir, taze yapraklarının diş etine sürülmesi yarar sağlar ve ceviz lipit yönünden zengindir.

* Kuru cevize taze ceviz tadı vermek isterseniz, cevizi yarım saat suda bekletip dış zarlarını soyun. 1-2 saat sıcak şekerli sütte bekletin.
*Meyveli tart hamurunuza 1 kahve fincanı ince çekilmiş ceviz içi ekleyin. Lezzet farkını göreceksiniz.
Kalın kabuklu meyvelerden ceviz; tatlı, yemek,salatalarda bol bol tüketiliyor. Genellikle bütün meyve ve sebzelerin yetiştiği ülkemiz, ceviz ağacı yönünden oldukça zengin. Ancak lezzetinin sonsuz olması dışında, değerli odun vermesi nedeniyle de sürekli kesildiğinden, yurduğumuzdaki kesim-dikim dengesi sürekli bozuluyor. her ilimizde yetişsede, üretimi en fazla Kastamonu ve Zonguldak'ta yapılıyor.
Ceviz Ağacının meyveleri yeşil kabuklu küre biçimindedir. Yağ bakımından zengin olan tohumları değerli bir besin maddesi olarak karşımıza çıkar. Odunu mobilyacılıkta ve tüfek kundaklarının yapımında kullanılır. tanen, uçucu yağ ve acı bir boyarmadde içeren yaprakları, iştah açıcı, kabız yapıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici olarak kullanılan bir halk ilacıdır. Ayrıca deri hastalıklarında atiseptik olarak da kullanılır.
Ceviz Zamanı
Taze cevizin toplanma zamanı genelde sonbaharın başlangıç ayıdır. Kurudğunda içindeki %20 oranındaki suyu kaybeder. Ceviziçi taze ya da kuru olarak yendiği gibi kurutulup öğütülerek çeşitli yiyeceklerde kullanılır. Bir ceviz ağacı ancak 20 yaşından sonra üretken olmaya başlar, ancak bu üretkenlikten sonra ceviz ağacını kimse engelleyemez ve 10 yaşına kadar meyve verir. Ceviz ağacı mitolojide de sık sık karşımıza çıkar. Yunanlılar cevizi Artemis'e adamıştır. Hz. Süleyman'ın ceviz ağacı yetiştirdiği dilden dile anlatılır. Gelelim bu kadar girişten sonra cevizin sofralarımızda ki ve sağlığımızdaki yerine.
Kuru cevizi genellikle yemeklerimizde, tatlılarımızda iyi bir eşlikçi olarak kullanırız. Aslında en çok da kahve rengi kabuklarını soyarak çerez olarak tüketiyoruz. Yağ oranı yüksek olduğu için genelde uzak durulmak istense de sadece bu yağ oranının yüksekliği bile cevizin başlı başına bir ilaç olmasını sağlıyor. İçinde bulunan yağ, beyin hücreleri için yararlı ve ayrıca deri altı vücut ısısının hızla kaybedilmesini engelliyor. İçeriğinde kasiyum, çinko gibi mineraller, A,B,C,PP vitaminleri bulunuyor.

Cevizden Korkmayın
Ceviz üzerine yapılan bir diğer araştırmada ise, kadınlarda; adet dönemi, gebelik, bebek emzirme gibi sebeplerden dolayı oluşan demir eksiliği gereksiniminin takviye edilmesi zorunluluğu. Bununda diğer besin maddeleri ile birlikte ceviz ile yapılacağını belirtiyorlar. Ayrıca cevizin bir diğer özelliği de kadınlardaki cinsel kuvveti artırması. yani bir çeşit doğal viagra olması.
Tüm bu özellikleri dışında toparlayacak olursak ceviz, kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına tavsiye edilir, taze yapraklarının diş etine sürülmesi yarar sağlar ve ceviz lipit yönünden zengindir.

* Kuru cevize taze ceviz tadı vermek isterseniz, cevizi yarım saat suda bekletip dış zarlarını soyun. 1-2 saat sıcak şekerli sütte bekletin.
*Meyveli tart hamurunuza 1 kahve fincanı ince çekilmiş ceviz içi ekleyin. Lezzet farkını göreceksiniz.
Etiketler:
Ceviz,
Ceviz faydaları,
ceviz kilo aldırır mı,
ceviz neden beyine benziyor,
ceviz yağı yararlı mı,
cevizin beyine yararı,
cevizin vücuda yararı ne,
cevizin yararları neler
Her gün bir avuç Fındık iyi gelir..
Fındığın kolestrole, kansızlığa, uykusuzluğa, huysuzluğa iyi geldiğini, enerji verip kemikleri güçlendirdiğini biliyoruz. Dişleri kuvvetlendirdiğini de. Daha fazlasını merak ediyorsanız... ;
Fındığın yararları saymadan önce hemen belirtelim ülkemiz bir "fındık cenneti". Dünya fındık üretiminin %75'inin sağlıyoruz. 80 ülkeye fındık ihraç ediyoruz. Karadeniz Fındık ve Mamülleri ihracatçıları Birliği(KFMİB) tarafından geçen yılın verilerine göre yapılan hesaplamalar gösteriyor ki ihtacatımızın büyük bölümünü Avrupa ülkelerine yapıyoruz. Anayurdunun Karadeniz kıyıları, Trakya ve Makedonya olduğu sanılan, ilk kez 1582'de İstanbul'dan Avusturya'ya oradan da Orta Avrupa'ya götürüldüğü için türe adını verdiğimiz bir fındık çeşide bile var:"Türk Fındığı"
Bu girişten sonra fındık için şunları söyleyebiliriz: Fındık huşgiller familyasından Corylus cinsini oluşturan 15 kadar çalı ve ağaç türünün ve bu bitkilerin sert kabuklu meyvelerinin ortak adı.
Fındık üreticileri arasında Türkiye'den sonra ikinci sırayı İtalya, üçüncü sırayı ise ABD ve İspanya alıyor. Son yıllarda Azerbeycan ve Gürcistan'da fındık üretiminde gelişme gösteren ülkeler arasında. Dünyaki fındık tüketiminin yüzde sekseni Orta Asya'da gerçekleşiyor.
Almanya, İsviçre, Fransa, Avusturya ve İtalya diğer başta gelen tüketiciler. Ülkemizde yetişen en önemli fındık çeşitleri adi fındık ile lambert fındığının melezleri.Başlıca yerli fındık çeşitleri, tombul fındık, sivri fındık ve foşa fındığı.
Bunların içinde en lezzetli olanı tombul fındık. Özellikle İzmit yöresinde yaygın olan Değirmendere fındığı ise iri, kalın kabuklu ve çok lezzetli bir badem fındık çeşididir. Kendisi küçük ama...
Fındık meyvesinin yağ, karbonhidrat ve proteince zengin olan tohumları (fındık içi) fosfor, kalsiyum gibi minerallerin yanı sıra b1.b3 ve E vitaminleride içeriyor. Çiğ ya da kavrulmuş halde çerez olarak yenen fındık ayrıca pasta, çikolata ve şekerleme saniyiinde de yaygın olarak kullanılıyor..Fındıktan çıkarılan yağ (fındık yağı); gıda, parfümeri ve sabun sanayiinde kullanılıyor.
Aslında bu mucizevi bitki gerçek bir vitamin ve mineral deposu. Karbonhidrat, protein ve yağ ile metebolizmayo düzenleyen B grubu vitaminler yönünden oldukça zengin. Kan yağımı ve ruhsal sağlık için gerekli olan B2 ve B6 vitaminleri, gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde büyük önem taşıyor. Kalp ve kas sağlığı için ihtiyaç duyulan E vitamini için fındık en doğru adreslerden biri.
Ayrıca alyuvarların parçalanmasını önleyerek kansızlığa karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Kanser yapıcı etmenlerin oluşumuna engel olduğu gibi oluşanların da yok olmasında etki gösterebiliyor. Fındık ayırca, kemil ve dişlerin oluşumunda ihtiyaç duyulan kalsiyum, kan yapımında görev alan demir, büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişmesinde rol oynayan çinko için en iyi bitkisel kaynaklardan biri. Sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyumca da oldukça zengin. Potasyum, magnezyum ve kalsiyuum içeriği yüksek, sodyum miktarı düşük olan fındığın kemik gelişimi ve sağlığı ile kan basıncının düzenlenmesinde büyük önemi var.
Fındık yağ yüksek oranda doymamış yağ asitlerinden oluşuyor. Yüzde 60-70 oranındaki bu yağ vücut ısısının korunmasından yağ eriyen vitaminlerin taşınmasına kadar birçok işe yarıyor. Barındırdığı linoleik ve oleik asitler kanda kolestrolün yükselmesini önlediği gibi kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki de yapıyor...
Her gün bir avuç Fındık iyi gelir.. :)
Etiketler:
fındığın faydaları,
fındık hangi hastalıklara iyi gelir,
fındık nereden geldi,
fındık neye yarar,
fındık üretimi,
fındık yağı yararlı mı,
Fındık yararları,
nerenin fındığı meşhur
3 Ağustos 2015 Pazartesi
Doğal Antibiyotik Sarımsak
Her akşam yemekten sonra ağız kokusunuda önlemek için bir diş sarımsağı kürdan ile delip hap gibi yutulması sağlık acasından çok yararlıdır ve doğal antibiyotik kaynağıdır. Sarımsağın faydaları saymak ile bitmez.
Saçların güçlenmesi ve kuvvetlenmesi, cilt hastalıkları, kalp hastalıkları, vücudun kendini yenilemes gibi sarımsağın yararlarını sağmakla bitiremeyiz.
Sadece mide yarası gastrit yada reflü olanların 1 diş sarımsaktan fazla yutmaları tehlikelidir. Midede tahrişe sebep olabilir.
Hamile ve emziren annelerin sarımsak yutmaları kesinlikle önerilmez.
Sarımsak Yutmanın Faydaları
- Sarımsak yutmak kişilere yüksek enerji verecektir ve gün boyu zindelik kazandıracaktır.
- Halsizlik ve bıkkınlık gibi sıkıntıların giderilmesinde son derece faydalıdır.
- Saç dökülmesi sıkıntısını giderecektir ve saçların parlak olmasını sağlayacaktır.
- Cinsel gücü arttırdığı için özellikle iktidarsızlık sorunu yaşayan kişilerin sorunlarına deva olacaktır.
- Saçkıran hastalığına neden olan faktörlerin giderilmesinde faydalıdır. Bu sayede saçların daha güçlü ve gür olmasını da yarar sağlamaktadır.
- Zehirlenme gibi durumlarda kişilerin yutması fayda sağlayacaktır. Bunun için kişinin ilk önce bilincinin açık olması gerekiyor.
- Sarımsak yutmak kişilerde akciğer bronşlarının açılmasında fayda sağlamaktadır. Açılan bronşlar sayesinde daha rahat nefes alınıp verilecektir.
- Gri soğuk algınlığı, nezle ve difteri gibi hastalıkların iyileştirilmesinde fayda sağlamaktadır.
- Kabızlık sorunu olan kişiler için her gün gece yatmadan önce bir diş sarımsak yutulması önerilmektedir. Bu sayede bağırsalar da bulunan parazitlerin de yok olmasını sağlayacaktır.
- Hazmı kolaylaştırıcı etkisi vardır ve bağırsaklar da bulunan kurtların düşürülmesinde faydalıdır.
- Kanın sulanmasında fayda sağlar ve akışkanlığını arttırır.
- Her gün düzenli olarak sarımsak yutmak kanser riskini engelleyecektir ve çitli hastalıklara karşı kişide direnç kazandıracaktır.
- Doğal bir ilaç olarak görülen sarımsak vücudun ihtiyacı olan mineral ve vitamini karşılayabilecek niteliktedir.
- Vücut kireçlenmesini engeller ayrıca bağışıklık sisteminin de güçlenmesinde fayda sağlayacaktır.
- Aşırı kilosu olan kişiler için sarımsak yutmak çok yararlıdır, kilo vermeyi, yağ yakmayı hızlandırır.
- Vücutta bulunan yaraların hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar ve deri de bulunan olumsuzlukları giderir. Özellikle gençlerde çok görülen akne ve sivilce gibi cilt sıkıntılarını iyileştirir.
Saç dökülmesine karşı etkili çözümler
Saçlarınız mı dökülüyor? Bir çok şampuanı, kremi yada serumu denediniz ama işe mi yaramadı? Doğal yağlarla birlikte oluşturduğunuz serumları denediniz mi?
Şimdi sırasıyla dediklerimi takip edip kendinizde uygulayın...
Saç deriniz sağlıklı mı?
Kepekli, aşırı kuruluktan yada yağlanmadan yara olmuş saç derisinden kurtulmak ve derini tekrar sağlığına kavusturmak için; Bir avuç ısırganı bir çaydanlıkta kaynatıp saçlarınızı yıkayacağınız suyun içine dökün içine az bir miktar elma sürkesi de koyabilirsiniz.
Saç Deriniz eğer sağlıklıysa ve saç dökülmesine karşı ürün kullanmak istiyorsanız;
Size doğal bir kaç ürün ve karışım önerebilirim. Bu yağları ister tek başına isterse karışım olarak birlik kullanabilirsiniz.
Argan yağı, Tatlı Badem yağı, Isırgan yağı, Jojoba yağı,Fındık yağı, Fındık yağı, Zeytin Yağı ... Bu yağları birleştirip saclarınıza yarım saat kadar masaj yapıp, yıkarkende doğal HAR SABUNU ile, gül, sedef yada zeytin yağlı bu sabunlarla saçlarınızı yıkayıp yıkadığınız suya az miktarda gül suyu ve elma sirkesi eklerseniz saçınız ve saçlarınız ve deriniz sağlıklı bir görünüme kavuşur.
Teşekkürler.
Enfes ve sağlıklı bitki çayları
Boğaz ağrıları için genelde sıcak içecekler tavsiye edilir. Çok tatlı ve yararlı içeceklerin yanında acı bitki çayları da mevcuttur. Bugün her aksam bir bardak içerek bağışıklık sistemimizi güçlendirecek ve bize leziz bir tat kazandıracak bitki çaylarını bir inceleyelim...
Tavsiye edeceğim çaylar;
Melisa çayı: Dinginlik huzurlu bir yaşam
Ada çayı: Stres alır bağışıklığı güçlendirir.
Taze Nane, Maydonoz ve limon çayı: Soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyon tedavisinde
Ihlamur Çayı: Soğuk algınlığı ve grip tedavisinde balla birlikte boğaz ağrısı ve yanmasına iyi gelir.
Kekik çayı: Aşırı derece bağışıklık sistemini güçlendirir kışın hasta olmanıza mani olur
Sigara içenler için
Sigara günümüzün en büyük tehditi. Sigara bağlı hastalıklar ve ölümler hergün daha da artarken, sigara bırakma yollarını deneyip bırakamayanlar yada sigarayı sevip bırakmayanlar..
Sigaranın zararlarını en aza indirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Sabahları mesela ballı çörek otu karısımı içebiliriz, bol bol yoğurt yiyebiliriz. Sigaranın vucuda verdiği zararları en aza indirmeliyiz. Devamlı spor, koşu ve egzersiz ile bol bol su ile bu zararlardan korunabiliriz.
Ama yine de sigarayı bırakmak için bir 171'i arayınız.
Sırt,kaburga,ciğer ağrıları
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Vantilatör ve Klima çarpmaları, atalarımızın değimiyle "yel girdi" tabiri çok kullanılmaya ve çok can yakmaya başladı....
Boyun, kol, omuz bir şekilde çekilir nitelikte ama o klima ya da vantilatör sırtınıza sırtınıza gelmiş ise, o ağrı nefes aldığınız her an kaburgaların ciğerlerinize batması koa hastaları gibi kısık nefeslar almanız, yataktan kalkamamınız ah ne büyük acılar...
Böyle bir hastalığa yakalanmış iseniz dikkat; Tamam oldu bi kere artık çözümü yok. Hastaneye gittiğinizde iğne ve bir kaç ilaç verilecektir ama çözümlü değildir. Yapmanız gereken 50 derece bile olsa hava, yorgan altında terlemektir. Sıcak havlu ile devamlı sırtınızı sıcak tutma ve birgün boyunca bunu yaparsanız sabaha ağrınız kesilir.
2 adet limonu sıkınız içine ince kesilmiş sarımsaklar bir tutam tuz ve ılık suyla birlikte karıştırıp bu karışımı içiniz. Üşüten ciğerlerinizin C vitamini ve antibiyotik gereksinimi bu karışım karşılayacaktır.
Kendinizi devamlı sıcak ve rüzgardan uzak tutmalısınız Zatüre ve bronşit'e davetiye çıkarmak istemiyorsanız, kendinize ve sağlığınıza dikkat ediniz.
31 Temmuz 2015 Cuma
Yaz ayında beslenme
Yaz aylarında beslenme düzenimiz tamamen değişmektedir. En başta kışın yediğimiz ağır kalorili yiyeceklerin tümünü unutun. Sıcakların artmasıyla birlikte artık daha hafif ve sıvısal gıdalara döndük.
Sıvı Tüketimini arttırmalıyız
Yaz sıcaklarıyla birlikte aşırı terleme sebebiyle vucut su buna ek olarak Potasyum ve sodyum kaybına sebep olur. Su vücudumujz için hayati önem taşımakta, vücuttaki suyun azalmasıyla birlikte baş ağrısı ile kendini gösteren tepkimeler oluşur. Yazın kaybedilen su miktarını karşılamak için, günde 2-3 litre su alınması gerekmektedir.
Yazın yapılan sporda daha fazla su kaybı yaşanılacağından dolayı spordan 15 dakka önce 1 bardak su ve spor sırasında 15 dakikada bir 1 bardak su alınması önerilir.
Yağlı, ağır gıdalardan uzak durun! Meyve ve Sebze ağırlıklı beslenin
Etleri ızgara yada yağı alınmış olarak tercih ediniz. Ağır ve yağlı gıdalar sıcaklarla birlikte uykusuzluk, yorgunluk, aşırı stres, kalp çarpıntısı, tansiyon gibi hastalıklara davetiye çıkarır.
Bunun yerine haşlanmış sebzeler ver bol meyvelerle hafif yiyecekle yaz ayının hem renkli hemde sağlıklı geçmesini sağlayabilirsiniz. Bu gıdalar sindirimi de kolay olduğundan vücudunuz sıcağın baskılarının karşısında fazladan bir yük bindirmeyecek ve metebolizmanız yaz ayını kolaylıkla ve sağlıklı bir biçimde atlatacaktır.
Etiketler:
beslenme,
doğal,
meyve,
sağlık,
sebze,
sıcak,
sıcakta yenmesi gerekenler,
su,
Yaz,
yaz ayında neler yenir
30 Temmuz 2015 Perşembe
Organik Pazarlar
Bir İstanbul'lu olarak organik gıdalardan çok uzak gibi görülsek halbuki çok yakınız. Aldığımız kekik bile hormonlu kültür kekiği, ama her memleketin özel olarak haftanın bir günü belli yerlerde kurulan semt pazarlarından o ilin özel ürünleri satılmakta...
Köy pazarı diye tabir edeceğimiz bu organik pazarlar ilin mevcut köylerinden getirilip satılan ürünlerle dolu, İstanbul'un zümre sınıfı olarak üstte kalan semtlerinde köy yumurtasının tanesi 1,5 TL'ye kadar çıkabilmekte bu organik pazarlarda 75 kuruşa alabilmektesiniz.
Arnavutköy'de bir kilo organik domates 35 TL'ye satılırken köy pazarlarında 8-10 TL arasında. Organik pazarları takip edip yerinde ziyaret edebilirsiniz veyahut internetten de servis yapan bir çok organik ürün satan alışveriş siteleri mevcut.
Sizlerde bu sitelere girip aileniz için güzel bir hafta sonu kahvaltısı ya da akşam yemeğinde doğanın eşsiz ve özel lezzetlerini tadabilirsiniz.
Sağlıkla yaşayın.
Etiketler:
domates,
istanbul,
köy,
meyve,
organik,
organik yiyeceğin yararları,
organik yiyecek fiyatları,
organik yiyecek nedir,
organik yiyecekler nerde bulurum,
pazar,
sağlıklı,
sebze,
yaşam,
yumurta
Kolayı bırakmak için 12 sebep
Dünyanın en popüler ve vazgeçilmez içeceği kola. Hemen yer yemeğin yanına yakışan ve buz gibi kana kana içtiğimiz bu içecek tamamen vücut düşmanı.. Zaten en basiti "asit"
Alkollü, böcek kanıyla yapılıyor, işte meyan köklerini fareler çok sefer pres makinesinde ayıklama olmuyor gibi her şeyi aklınızdan çıkarın.
Dişlerinizi yaptırdığınız impilant yada porselen... Oldukça pahalı ve zahmetli bir operasyon, o dişlere nasıl bakarsınız? Çünkü parayla yaptırdınız. İlk başta sahip olan kendi dişlerinize herhangi bir ücret ödemediniz, yaptırmak için zamanda harcamadınız doğal olarak o dişler sahipsizdi ama şimdikiler sizin. Parayla satın alınana değer veririz.
İşte bu düşünceyi silerseniz aklınızdan kola içmeyide unutursunuz. Kolayı bırakmak için kolanın sebep olduğu 12 hastalığı önce bir sıralayalım;
1- Fazla kilo ve yağlanma
2- Karaciğer hasarı
3- Diş çürümesi
4- Böbrek taşları ve Kronik böbrek hastalığı
5- Asit reflü
6- Kemik erimesi
7- Hipertansiyon
8- Kalp hastalığı
9- Sindirim bozukluğu
10- Alzheimer (hafıza kaybı)
11- Kanser
12- Şeker Hastalığı
Şimdi kola içmek için sebepler... Hiç yok. Kola içmezseniz yaşarsınız. Kola içersenizde yaşarsınız ama yukarda ki hastalıklardan en az ikisiyle. Karar sizin. Afiyet olsun Türkiye.
Etiketler:
cola,
doğal,
hastalık,
kola,
kola içince ne olu,
kola neden bağımlılık yapar,
kola zararlı mı,
kolanın vücuda zararları,
kolanın zararları nelerdir,
sağlıksız,
yaşam,
zararlı
Yediğinize dikkat
Yediğimiz ve içtiğimiz ürünlerin çocuğ GDO'lu. Ve bu genetiği değiştirilmiş ürünleri kullandığınızda vücudunuz belli aralıklarla tepkiler vermektedir. Basit bir şekilde anlatırsak ilk sigara içtiğinizde öksürür ve boğazınız yanar çünkü vücut bu maddeyi istemez ve vücudun isteyeceği bir madde değildir. Aynı şekil alkolde ...
Ne yazık ki günümüzde kolay ve hızlı para kazanmak için üreticiler akla gelmeyecek şekillerde gıda ürünlerini sergilemektedir. Mandalina ve muzlar bir anda sararmakta. Civcivler 41 günde kesilir hale gelmekte ve sofranıza servis edilmekte...
Tamamen kanserojen olmasının yanı sıra bu ürünler tamamen gelecek düşmanıdır. En basiti bilimkurgu filmlerinde ki geleceğin dünyası hayal değil bir gerçektir.
GDO ürünler ve çevresel tehditler yüzünden 3 kuşak sonraki doğacak olan torunlarımız kanser hastaso, ciğerleri iflas ya da DNA'sal problemler yüzünden hatalı doğacaktı. O yüzden kuşaklar boyu süren ve sağlıksız insanların tohumlarını bugün o rant peşinde dolaşan insanlar atmıştır.
Evde saksınızda dahi olsa lütfen ve lütfen doğal ürünler yiyiniz. Domatesin kokusunu hayatı boyunca tatmamış bir nesle siz bunu aşılayabilir ve organik tarımın az da olsa başlangıcını atabilirsiniz.
Sağlıklı nesillere.
Etiketler:
doğan,
GDO,
gdolu ürünler kanser saçıyor,
gençleştiren yiyecekler,
gıda,
meyve,
neden kanser oluruz,
organik,
sağlık,
sağlıklı kalmak için ne yemeliyiz,
sebze,
yaşlanmamak için yememiz gerekenler
29 Temmuz 2015 Çarşamba
Mojito
Yaz ayının gelmesi ile serin ve ferahlatıcı içecekler tercihimiz oldu. Mojito'da bunlardan sadece birisi. Dışarı çıkma vaktiniz olmaz yada arkadaşlarınız gelebilir evde bu güzel ve fresh içeceği hazırlamak çok ama çok kolay...
Malzemeler
Misket limonu
Soda
Yeşil nane
Rom
Soda
Buz
2 adet misket limonunu sıkıp bir tutam naneyi içinde ezikten sonra, bardağa bir miktar rom ve soğuk soda ile karıştırıyoruz, bir kaç dilim limon, nane ve buz ile servis edilebilir.
Not: Rom koymazsanız alkolsüz mojitonu keyfini çıkarabilirsiniz.
Etiketler:
alkol,
alkolsüz,
evde koktel yapma,
evde koktely hazırlama,
ferah,
fresh,
içecek,
limon,
mohito,
mojito,
mojito nasıl yapılır,
nane,
rom,
soda,
Yaz
Yaz içecekleri (alkolsüz)
- Yarım elma
- 500 ml su
- 1 çay kaşığı nane
- 1 kabuk tarçın
- 1 limon
- 2 tatlı kaşığı şeker
- Hazırlanışı
Suyun içine elma hariç diğer malzemeleri koyun. Elmayı robottan çekip yada rendeleyip ekleyin. Yarım saat dinlendirip tülbentten süzün. Buzla servis edebilirsiniz.
Ahududulu Frozen- Yarım su bardağı böğürtlen
- Yarım su bardağı ahududu
- 1 su bardağı su
- 10 adet buz (buzlarınız büyükse 5-6 adet )
- Mutfak robotu
Hazırlanışı
Ahududuları ve böğürtlenleri buzları ve suyu mutfak robotunda 2 dakika karıştırdıktan (buzlarınız sadece minik parçalar haline lazım ,2 dakikadan çok karıştırılırsa buzlar ağıza gelmeyebilir) sonra servis edebilirsiniz. Afiyet olsun :)
Kahveli Milkshake- 2 tatlı kaşığı granül kahve (nescafe gold)
- 3 top Maraş dondurması (6 çorba kaşığına tekabül ediyor. Maraş yerine vanilyalı dondurma da kullanılabilir)
- 1 top kakaolu dondurma (2 çorba kaşığı)
- 2. 5 su bardağı süt
- 4 tatlı kaşığı şeker
- 4 küp buz
- Hazırlanışı
Öncelikle bir kapta kakaolu & vanilyalı dondurma, yarım bardak süt, şeker ve nescafeyi misker ile 2 dakika kadar çırpıyoruz. Daha sonra içine kalan 2 bardak sütümüzü ekleyip tekrar çırpıyoruz. Bu şekilde yapmamızın sebebi dondurmanın kolay erimesi, sütün tamamı dondurma ile birlikte çırpıldığında erimeyen kısımlar kalabiliyor. Son olarak hazır hale gelen milkshake’imizi bardaklara koyup üzerine buz ilave ederek servis ediyoruz. Bardak başına 2 buz koyulacak. Bu malzemelere göre 2 büyük bardak kahveli milkshake çıkıyor.
Afiyet olsun
Etiketler:
ahududu,
bögürtlen,
buz,
buzluicecek,
dogal,
elma,
evde koktel yapma,
fresh,
frozen,
icecek,
kahve,
koktel nasıl yapılır,
light,
milkshake,
saglıklı,
serin,
soğuk,
Yaz
Yaz çayı
Melisa Çayı
Yorgun, mutsuz ve hoşnutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır. Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında hem faydalı hem de lezzetli bir serinletici olarak kullanılabilir.
Melisa çayı ayrıca doğal antidepresandır, uyku probleminize çare olacağı kanaatlindeyim.
Yorgun,
mutsuz ve hoşnutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için
bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu
arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır.
Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon
ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında hem faydalı hem de
lezzetli bir serinletici olarak kullanılabilir. - See more at:
http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/daha-saglikli-olmak-icin-6-bitki-cayi/#sthash.9BunJiTi.dpufYorgun, mutsuz ve hoşnutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır. Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında hem faydalı hem de lezzetli bir serinletici olarak kullanılabilir. - See more at: http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/daha-saglikli-olmak-icin-6-bitki-cayi/#sthash.9BunJiTi.dpuf
Yorgun,
mutsuz ve hoşnutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için
bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu
arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır.
Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon
ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında hem faydalı hem de
lezzetli bir serinletici olarak kullanılabilir. - See more at:
http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/daha-saglikli-olmak-icin-6-bitki-cayi/#sthash.9BunJiTi.dpuf
Yorgun,
mutsuz ve hoşnutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için
bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu
arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır.
Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon
ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında hem faydalı hem de
lezzetli bir serinletici olarak kullanılabilir. - See more at:
http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/daha-saglikli-olmak-icin-6-bitki-cayi/#sthash.9BunJiTi.dpuf
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)